2. Günün Stoacı Öğretisi: Eğitim Özgürlüktür

Bugün, stoacı günlüğümün ikinci öğretisi "eğitim özgürlüktür" ifadesiyle başladı. Bu anlamlı öğreti, Cumhuriyet Bayramı coşkusunu yaşadığımız 29 Ekim'e denk geldi.

Sabah yeğenim, annesinin telefonundan "Cumhuriyet Bayramın kutlu olsun" diye mesaj göndermiş. Ona "Cumhuriyet nedir?" diye sorduğumda, aslında kendim de cevap aramaya başlamış oldum. Cumhuriyet, seçme özgürlüğü değil miydi? Tam bu düşüncelere dalmışken, günün stoacı öğretisi zihnimde yankılandı.

Kitapta, eğitim özgürlüktür başlığı altında seçimler ve özgürlüğün bilgeliği üzerine örnekler verilmişti. Bu kitabı seçme nedenimizin, nasıl yaşamamız gerektiğini öğrenme çabamız olduğundan, özgürlük arayışımızdan bahsediyor. Özgürlük ve seçimler... Stoacılara göre bu iki unsur, bizi özgür kılacak. Ancak, gerçek özgürlüğe ulaşmamızı sağlayan şey seçimlerimizin dayanağı olan bilgidir, yani eğitim.

Ancak burada kafam karışıyor. Eğitimden kast edilen sadece okullarda öğrendiğimiz bilgiler mi? Gerçekten özgürleşmek için hangi bilgiyi arıyoruz? Bilgiyi seçerken kendimizi nasıl yönlendirmeliyiz?

Kafamda beliren bir dizi soru: Ne öğrenmek istiyorum, hangi bilgi bana fayda sağlar, kendim hakkında daha fazla şey bilmek özgürlüğüme katkıda bulunur mu?

Aslında her bilginin özgürleştirici etkisi aynı değil. Bilgi, ancak kişinin onu içselleştirmesiyle anlam kazanır. Herkes kabına göre dolar, bu yüzden özgürlüğe götüren eğitim her birey için farklı olabilir. Bu da bizi en zor ama belki en gerekli soruya getiriyor: Kendini bilmek ne demek? Bu soruya gerçekten nasıl bir cevap verebiliriz?

Kendimizi tanıma yolculuğunda stoacı felsefenin izinde ilerlerken, eğitim ve özgürlük arasında bir denge kurmanın, sadece daha fazla bilgiye değil, kişinin kendisi için uygun olan bilgiyi aramaya dayandığını anlıyorum. Kendi içimde bu bilgiyi nasıl seçer, nasıl rafine ederim; bunu keşfetmek için ise yavaşlamam, düşünmem, kendimi dinlemem gerekiyor.